HASET

HASET

KÖŞE YAZISI

FAHRİ TOKAY

Haset: İslam ahlakında kötü huyların başında gelmektedir. Kişilik ve ahlakın iflasına yol açan en kötü huy.

Haset: Başkasının sahip olduğu maddî ve manevî bir imkânı, bir üstünlüğü, bir değeri, bir yeteneği çekememektir. Çekememekle kalmayıp sahip olanın tamamen elinden gitmesini istemektir. “Mademki benim yok başkasının da olmasın” mantığıyla hareket etmektir. Başkalarının iyiliğine ve başarısına tahammül edememe kudurganlığıdır.

Haset; gökte ve yerde Allah’a karşı işlenen ilk isyandır. Şeytan hasedinden “O topraktan yaratıldı, ben ise ateşten yaratıldım. Ateş topraktan daha üstündür” diyerek Hz. Âdemi kıskandı.

Yeryüzünde ilk cinayet haset yüzünden işlendi. Hz Âdem (as)ın oğlu Kabil, kardeşi Habil’in Allah katında kabul gören amelini çekemedi ve kardeş katili oldu. Hz. Yusuf (as)ı kardeşleri haset yüzünden kuyulara attılar.

Başkalarından daha güçlü olma, daha üstün olma, duygusu insan fıtratında vardır. Bu fıtrat kontrol altında tutulmadığı zaman her şeyi yakıp kül eden alev haline dönüşmektedir. Peygamber (sav) Efendimiz “Haset etmekten sakının. Zira ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi haset de iyilikleri yer bitirir.”(R.Salihin,1600   ) buyurmuştur.

Haset eden kişi, kendinin onmasını değil, başkasının onmamasını ister. Şükürsüzlüğün marazi halidir. Bütün enerjisini başkalarının sahip olduğu imkânların elden gitmesine yoğunlaştırır. Gurur, kıskançlık ve hırs insanın gönül dünyasını ateşleyen üç büyük afettir.

“Eline nefsinin verip kazma,

Kimsenin yoluna kuyu kazma.

Her kim başkasına kazdı kuyu,

Kendi düştü kuyuya yüzü koyu.”

Bedenen nice sağlam insanlar vardır ki, ruhen hastadırlar. Haset, bu ruhi bozuklukların başında gelir. Samimi mü’min, haset duygusu yüreğinde depreştiği zaman“Haset ettiği zaman hasetçinin hasedinden Allah’a sığınırım”  ilâhi talimatı gereği tövbe kapısına sığınmalıdır.

Haset edilen insanlardaki üstün vasıflar, Allah’ın kuluna bir ihsanıdır. Bu bakımdan haset, Allah’ın takdirine ve taksimine razı olmama küstahlığıdır. Diğer bir ifadeyle hasedin temelinde kaderi tenkit, rahmete itiraz vardır. Bunun için en büyük günahlardandır. Bunun için haramdır. Şeytanın amelidir. İnsana nimeti, üstünlük sayılacak değerleri, aklı, kabiliyeti güzelliği ve her şeyi veren Allahtır. Ama herkeste farklıdır. Bu farklılıklara itiraz, yaratana itirazdır.

Peygamber (sav) “Zandan sakınınız. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekabet etmeyin. Hasetleşmeyin, birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah’ın kulları Allah’ın emrettiği şekilde kardeş olun. Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez. Kişiye şer olarak Müslüman kardeşini tahkir etmesi yeterlidir. Her müslümanın malı, kanı ve ırzı diğer müslümana haramdır. Allah, sizin suretlerinize ve kalıbınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. (göksünü işaret ederek) takva işte buradadır. Sakın ha! Birinizin satışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah’ın kulları kardeş olun. Bir müslümanın kardeşine üç günden fazla küs durması helal olmaz.” buyurmuştur.

Haset, işte bu kardeşlik bağlarını koparan, gönüllerdeki sevgiyi budayan, huzur ve güveni öldüren şeytanın amelinden bir afettir. Hadis-i Şerifte bu afetler sıralanmıştır.

Hasedin olduğu yerde iman barınamaz. Mümin gıpta eder, münafık ise haset eder. Gıpta: Başkasının sahip olduğu iyi şeylere kendisinin de sahip olmasını arzu ederek insanlara faydalı olmayı arzulamasıdır. 

Yorum Yaz