ALKOL BELASI

ALKOL BELASI

Çağdaş dünya, çağdaşlık adına büyük bir tezadı yaşıyor. Bu tezat fert ve toplumların geleceğini karartıyor. Bahse konu olan alkol belasıdır. Alkolün zararlarını ilmi veriler kesin ve net olarak ortaya koymuşken onu sosyal hayatın içinde tutmak şuursuzluk değil midir?

“İçki bütün kötülüklerin anasıdır.” Çünkü alkolün verdiği zarar kullananda kalmıyor. Aile saadetini bozuyor. Fizikî sağlığı etkiliyor. Ruhi yapıyı çökertiyor. Nesli ve ekonomiyi tahrip ediyor. Güven duvarlarını yıkıyor. Yarınları karartıyor.

Alkol, kavgaların, ölüm ve yaralamaların baş aktörüdür. Ülkemizde işlenen cinayetlerin yüzde seksen beşi, trafik kazalarının yüzde altmış beşi içkiden kaynaklandığı belirtiliyor. Bu durumda alkolün düşman silahından daha tehlikeli bir nesne olduğunu her aklıselim insan anlamaktadır.

Tıp, içkinin insan bünyesinde bütün organları etkilediğini, bilhassa beyni tahrip ederek normal düşünme melekesini bozduğunu laboratuar tespitleri ile ortaya koymuştur. Alkol, insanın aklını örttüğü ve şuuru kaybettiği için haram kılınmıştır.

Alkol haram kılınmıştır. Çünkü şeytanın ameli olduğu belirtilmiştir. “Ey iman edenler! İçki, kumar, putlar ve fal okları,  şeytanın yaptığı işlerden birer pisliktir. Bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, kumar ve içki ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve özellikle de namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi? ” Maide, 90, 91 buyruluyor.

Bu ayet-i Kerimelerde belirtildiği gibi, alkol, inananları Allah yolundan uzaklaştırmak için şeytanın kullandığı silahıdır. Aynı zamanda milletimizin varlığını ve milletimizi ayakta tutan manevi dinamiklerini yıkmak için batılı devletler, gemiler dolusu içki ve sigarayı bedava dağıtmışlardır. Çanakkale de ve İstiklal savaşında umduğu hedeflere ulaşamayanlar, bu milleti içerden çökertmek için bu oyunlara başvurduğunu anlamış oluyoruz.

Bir hadiste “İçkinin barındığı yerden ahlak ve utanma kaçar.” Buyruluyor. Yukarıdaki taktiği uygulayan milletler, bizi biz yapan ahlak yapımızı bozmayı hedeflemişlerdir. “Sarhoştan deli bile korkar” atasözü de alkolün felaket boyutlarını anlatmaya yeterlidir.  Alkolün tuzağına maneviyat yönünden zayıf olan insanlar düşmektedirler. Yani manevi boşluk insanı kolayca alkolik yapabiliyor.

Henry Ford, “insan vücuduna içki koymak, makine yataklarına kum koymak gibidir” diyor. Lincoln de “alkolü savunanlar olabilir. Fakat alkol onları asla savunmaz” diyor. Alkolün zararları tescillendiği için seçim günleri içki satışları, içkili iş yerleri tamamen kapatılmaktadır.

Alkolün her türlü zararları tıbbî olarak ortaya çıkmış iken kullanılmasını savunmak, felaket yollarını serbest bırakmak demektir. Polisiye olayların çoğalması demektir. Alkolik kişi suç işlerken kendisini savunurken “alkollüydüm ne yaptığımı bilmiyorum” der. Bir suç vasıtası olan alkolü terk etmezse 

İlim ve akıl, alkolün büyük bir bela olduğunu ilan ediyor. Bu gerçeklerden dolayı İslamiyet de kesin olarak yasaklıyor ve büyük günah olarak belirtiyor. Samimi müminin hedefi, nefse uyup şeytanı sevindirmek değil, bizi yaratan, yaşatan ve sayısız nimetler veren rabbimizin rızasını kazanmaktır.

Yorum Yaz