GEÇMİŞTEN DERS ALMAK

GEÇMİŞTEN DERS ALMAK

Geçmişten ders almak, geçmişin tecrübesinden faydalanmasını bilmektir. Geçmişte yapılan hataları bir dada tekrarlamama tecrübesini kazanmaktır. Geçmişten ders almayanlar onu yeniden yaşar.

 Kültürlerin, medeniyetlerin, milletlerin ve nesillerin temelleri geçmişe dayanır. Geçmiş unutulursa gelecek inşa edilemez. Çünkü geçmişini bilmeyen geleceğe emin adım atamaz. Geleceği sağlam temeller üzerinde inşa etmek için geçmişin sağlam temelleri üzerine oturtmak gerektiği herkesçe bilinen gerçektir.

 İnsanlık tarihi yenilik hamleleriyle doludur. Aynı zamanda milletlerin yıkılış ve yok oluş sahneleri de tarihin sayfalarını doldurmaktadır.  “Tarih tekerrürden ibarettir. Eğer ibret alınsaydı hiç tekerrür edermiydi?” sözü hep söylenir ama hatalar her zaman tekrarlanır. Yapılan yanlışlıklar tekrarlanmazsa hatalardan ders alınmış demektir.

 Hataların üzerini örtmek, bir daha olmaz düşüncesiyle tedbir almamak aynı hataların tekrarına zemin hazırlamak demektir. Ve geçmişten ders almasını bilmemektir. Toplumu etkileyen, bildiğimiz ve tarihin sayfalarında okuduğumuz pek çok siyasi ve sosyal olaylar, toplum zihninde unutulmamalıdır. O zaman tedbir almak mümkündür.

 Peygamber (sav) Efendimiz “Mümin bir yılan deliğinden iki defa ısırılmaz.” Buyurmaktadır. Eğer geçmişi iyi anlayıp ders çıkarmış isek bizi bölmek ve parçalamak isteyen fitne hareketlerine fırsat vermemiş oluruz.

 Peygamber (sav) Medine’ye hicret etmezden önce Medine’de yaşayan Evs ve Hazreç kabileleri Yahudilerin de kışkırtmaları ve tahrikleri ile yıllarca birbirlerinin kanını dökmüşlerdi. İslam ile şereflenince kardeş olarak kucaklaştılar. Bu tablodan Allah ve Resulü ile bütün inananlar memnun oldular. Onların kavgalarından nemalananların ise hoşuna gitmemişti. 

 Ülkemizin ve milletimizin üzerine 7 cepheden saldıran düşmanlara karşı, aynı bayrak, aynı millet ve aynı inanç uğruna tek millet olarak düşmana karşı koyduk. Tek bir cephe olduk. Çanakkale geçilmez yaptık. Bugün aynı mihrakların tahriki ve oyunları ile sen ben kavgasının içine düşürülmek istendik. İman ve gönül birliğini yitirenler böyle bir tuzağın avı olmaya her zaman mahkûmdurlar.

 Kur’an-ı Kerim, geçmiş milletlerden bize misaller sunmaktadır. Kur’an’ın hayatlarını hikaye ettiği milletler müreffeh bir hayat sürerken helak olduklarını bildirir. Maksat sakın siz de onlar gibi hatalara düşmeyesiniz diye. 

 Bu konuda bir-iki ayeti hatırlamakta fayda vardır. “And olsun sizden önceki nice nesilleri peygamberleri, kendilerine apaçık deliller getirdikleri halde (yalanlayıp) zulmettikleri vakit helak ettik.” Yunus-13 “Onlardan önce nice nesilleri helak ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermediğimiz imkân ve iktidarları onlara vermiştik.” Enam-6

Allah’ın verdiği nimetlere nankörlük edenler, tarihin her devrinde bela ve musibete uğratıldıklarını buna benzer pek çok ayet dikkatimize sunulmaktadır.

 Bir millet geçmişe bakmayı ne kadar iyi bilirse, geleceği o kadar iyi görür. Aldığı tedbirler o derece isabetli olur. Tarihten ders almasını bilmeyenleri ise tarih affetmez. Millet ve tarih şuurunu kaybedenler, geçmişi anlayamaz, geleceği düşünemez.

 İlmi faaliyetlerde inkişaf eden milletler, dünya milletlerine ışık olur, insanlığın gelişmesinde lokomotif olur. Diğer milletler onu takip ve taklit etmek zorunda kalır. İlmi çalışmaları terk eden toplumlar ise taklitçilikten kurtulamazlar.

 Milletimiz tarihte ışık olmuş, önder olmuştu. Şimdi aynı misyonu yüklenmek zor bir şey değildir. Gayret ve çaba bütün bir millete düşmektedir.

Yorum Yaz