Tarih, geçmişten ve geçmişte zuhur eden olaylardan bahseder. Tarih şuuru ise geçmişte zuhur eden hadiselerden ders almaktır. Geleceği, alınan bu derslerin aydınlığında inşa etmektir. Tarihte yükselen milletlerin yükseliş sebepleri, varlıkları yok olmuş milletlerin yok oluş sebeplerini tespit etmek, anlamak tarihten ders almak demektir. Çünkü tarih bir tecrübe birikimidir.
Tarih, geçmişte yaşanan olayları kronolojik olarak bilmek değildir. Sadece tarihi bilgilere sahip olmakla tarih bilincine sahip olunmaz. Tarih şuuru, kaynağı yani yakıtı yine tarih olan aydınlanma aracıdır şeklinde ifade edebiliriz.
Tarih şuuru, fert ve toplumun yaşam tarzını şekillendirir. İnanan bir kimse, tarihteki insanlık mücadelesini iman – küfür mücadelesi olarak değerlendirir. Düşüncelerini madde üzerine inşa eden kimse ise tarihteki olayları çıkar kavgası şeklinde değerlendirir.
Tarihi bilgi birikimine sahip olmak demek tarih bilincine sahip olmak demek değildir. Geçmişte yaşanan olayların sebep ve sonuçlarını akıl süzgecinden geçirilmesi esastır. Aynı zamanda inanç ve düşünce süzgecinden geçirilerek geleceğe emin adımlarla yürümektir.
Kuran, ilahi kaynak olarak geçmiş milletlerin başlarına gelen ibret dolu hadiselerden bahsetmektedir. Bundan ders almamızı öğütlemektedir. Geçmiş milletlerin helak oluşlarına yol açan sebeplere dikkat çekerek aynı hataya düşmemeyi öğütler. “Onlar, yüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmadılar mı?”Rum-9 “Sizden önce (ki milletlerin başından) nice olaylar gelip geçmiştir. Yeryüzünde gezip dolaşın da yalanlayanların sonunun nasıl olduğunu bir görün.” Al-i İmran-137