ADAYLAR NE YAPIYOR ?

ADAYLAR NE YAPIYOR ?

Aday adaylığı kişilerin tercihi.

Adaylık partilerin tercihi.

Vekillik ise Milletin tercihidir.

Siyasi partilerin Milletvekili sıralamaları belli oldu.

Hep söylüyorduk.

Bu seçimde Aday tercihi çok önemli olacak.

Yapılan araştırmalar “isimlere bakıp oy vereceğiz” diyen seçmen oranının bu seçimde en yüksek orana çıktığını gösteriyordu.

Öylede oldu.

Listelerin açıklanması ile birlikte tablo karıştı.

Bazı partilerin hızı kesilirken bazıları yeniden yükselişe geçti.

Partilerin kendi bilecekleri iş.

Doğru yaptıkları kadar yükselen yanlış yaptıkları kadar düşen bir mekanizma bu.

Adaylar sahada neler yapıyor?

Adayların saha performansları çok farklı.

Bir aday; Sadece ülkemizde değil Dünyada da çok popüler olmasına karşın seçmenin oylarına talip oldukları bilinciyle, Karizmasını, konumunu, kahramanlığını ve geçmişini asla dillendirilmeyen mütevazi bir halk adamı edasıyla samimi ve doğal yapısıyla takdir topluyor.

Başka bazı adaylar ise tam tersi.Kerameti kendinden menkul havasında.

Kayseri’ye Milletin oylarına talip olmak için değilde, Susuz Afrika’nın kavrulmuş topraklarındaki halka bir damla su götüren kurtarıcı edasında dolaşıyor.Bu tavır doğru gelmiyor seçmene. Sanki burda kimse hiçbirşey görmemiş.

Bazı adaylar mutsuz.

Listedeki yerini beğenmemiş.

Haklıda olabilirler.

Çalışmıyorlar.

Çalışsalarda özde değil sözde.

İstifa etseler bir türlü,etmeseler bir türlü.

İstifa etseler yarın evdeki bulgurdanda olma riski var.

Etmeseler içlerine sinmiyor.

Partilerin adaylarını bu duruma sokmaları onlardan ziyade kendilerine zarar veriyor.

Bazı adaylar ise  siyasetin o kötü sendromuna kendini kaptırmış durumda.

Hep aynı ortam.

Gerçekleri değil duymak istediklerini söyleyenlerin yanında  zafer sarhoşu olmuş.Mazbatasını almak için bekliyor.

O arkadaşlara yaşanmış bir siyasi hatırayı nakledeyim, belki faydası olur.

83 sonrası seçimler. Askerin desteklediği ve zorla ikna edilerek partinin başına getirilerek seçimlere sokulan bir emekli asker:Turgut Sunalp.

O kadar inanmış ki kazanacağına ve Başbakan olacağına.

Çalışalım biraz dediklerinde Bakın ne cevap vermiş: “Ben bakanlar kurulu heyeti oluşturmakla meşgulüm. ” Bir gazeteci Turgut Sunalp’ a sorar “Ankarada ev tutacak mısınız?” Cevabı basın danışmanı verir: “ Başbakanlık konutu var ya:”

Sonuç malum.

Bırakın başbakanlığı ana muhalefet bile olamadı. Seçimden sonra kendisini başbakanlık vaadi ile seçime sokan Kenan Evren’e söylediği laf tarihe geçecek türden  ama buraya yazılacak türden değil.

Seçmen profili değişti, gelişti.Yüzyılın başından itibaren inanılmaz bir teknolojik ve sosyo ekonomik  değişim ve gelişim  yaşanırken insanoğlunun bu dünyaya ilgisiz kalması beklenemezdi. Konvansiyonel yöntemlerle propaganda yapmak demode oldu artık.

Çakarlı araba konvoyu yaparak daha seçilmeden seçkin aristokrat havasıyla  dolaşmak kime ne fayda getirecek. Somut çözüm önerileri bilgi birikimi donanımı vizyonu ve inovatif yaklaşımı olmadan bir hamasi söylem özellikleri gençleri hiç ilgilendirmiyor.

Kemik oylar kazanmaya yetmiyor artık.

Sahada her kesimden oy almak gerekiyor.

Tutarlı ve hakkaniyetli olmak gerekiyor.

Yiğidi öldür ama hakkını ver demişler.

Doğrucu Davut ve düz bir Adam olmak gerekiyor.

Yanar döner ve her devrin adamı olmak kişisel ikbalini kurtarıyor ama ülkeyi felakete sürüklüyor.

Adayların performanslarını takip etmeye ve yazmaya devam edeceğiz inş.

Gözden Kaçmasın

Siyasi Hareketlerin hızlanması ile bazı söylemler ve eylemlerde artmaya başlandı. Böyle ortamlarda gözden kaçan ve altı çizilmesi gereken konularda geri planda kalabiliyor.

İşte bugün büyük afetin üzerinden bir ay geçmeden Diyarbakır’da yaşanan bir olayı hatırlayacağız yeniden.

Neden bu ülkenin bölünemeyeceğine Tek bayrağımızın ülkemizin her yerinde dalgalanmasının hangi şartta olursa olsun vazgeçilemeyeceğine yaşanmış bir örnektir  bu.

O güne dönelim:

Bu bayrak İnmez

Asrın felaketini yaşadık.

Unutulmaz hikayeler yaşandı her gün.

Tarihi günlere tanıklık ettik.

Tarihe de  not düştük her gün.

İşte unutulmaz yaşanmışlıklardan bir tanesi daha.

Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki 6 ve 4 katlı iki bina  için ağır hasarlı olduğu gerekçesiyle yıkım kararı verilir.

Binanın bir bölümü yıkılırken, bölgede görevli bir Emniyet Müdürü , çatıda bir Türk bayrağı olduğunu fark eder.Egemenliğimizin sembolü şehit kanlarıyla bezenmiş al bayrağımızın yıkıntıların altında kalma ihtimaline tahammül edilemez.Hemen yıkım durdurulur. Hızla alana itfaiye aracı getirilir.Ekipler, sepetli itfaiye aracıyla binanın çatısına çıkıp, bayrağı alırlar.Bayrağımız Emniyet Müdürüne  teslim edildikten sonra yıkıma tekrar başlanır. Binanın en üst kat balkonunda küçük bir tahta çıtaya asılmış bir metrelik bir Türk Bayrağı.

Boyutları itibari ilk anda fark edilmiyor.

Yıkım ilerleyince gözüküyor.

Sonrasını biliyorsunuz.

İşte bu nedenle Şanlı bayrağımız hep göklerde dalgalanacak.

Ecdadımızın yere düşürmeyerek teslim ettiği bu aziz emaneti her ne pahasına olursa olsun Bu Millet göklerde dalgalandırarak yeni nesillere emanet edecek.

Onurla , şerefle, yiğitce…

Yıkılan binalar, devasa enkazlar, acılar, gözyaşları, büyük felaket sonrası yaşanan inanılmaz yoğun saatler.

Hiçbirisi engel olamıyor çatıda dikili duran  bayrağımızın yıkıntılara karışarak düşmesine.

Bu bir refleks.

İnsanımızın inancından gelen platonik hesapsız asil bir davranış.

Ölümü karşılar ama Zulümü asla.

Şehadete koşarak gider ama pes etmez asla, esir olmaz.

Yaşanan bu gerçek insanımızı tanımakta zaman zaman unutkanlığa düşenlere bir hatırlatma olsun.

Yorum Yaz