Ömer Faruk HAMURCU yazdı....

Ömer Faruk HAMURCU yazdı….

TURNUSOL GİBİ

Büyük felaket insanların içindeki duyguları ayrıştıran bir turnusol kağıdı testi gibi oldu adeta.Bir felaket karşısında birlikteliği , fedakarlığı, insanüstü yardımlaşmayı sergiledi birçok insanımız.

Büyük duygu yoğunluğu yaşattılar.

Yüreklerinde var olan merhameti, insan olma erdemini, onurlu dik duruşu, vakarı sergilediler.Beklentisiz…riyasız…gösterişsiz.

Eşine az rastlanır bir duyarlılıkla elinden ne geldiyse kardeşlik hukuku düsturunca paylaşmak için yarıştılar.

Tarifsiz acıları yaşarken “Yalnız Değilsiniz” diyerek birlikte onlara sarılan, kucaklaşan “acılar acımızdır”, beraber saracağız bu yaraları, “unutmayacağız ne sizi ne ebediyete uğurladıklarımızı”

Çok büyük çoğunluk, bunları sözde değil özde uyguladı.

İsimsiz kahramanlar Onlar.

Hakk’ın bilmesinin yeterli olacağı inancıyla yaşamışlardı hep bugüne kadar.

Bu felakettede öyle oldu. Böyle bir iman inanç ve kararlılıkta olan insanlarımızın varlığını görmek göğsümüzü kabarttı.  Şükrettik.

İşte Turnusol gibi dedik ya. Ne yazık ki bu felaket bir şeyi daha ortaya çıkardı:İnsan olma erdeminden çok uzak duyarsız ,ruhsuz  kişilerin büyük felaket karşısında fırsatçılığını.

Yardım etmek şöyle dursun, fırsattan istifade kiralara zam yapanları, konaklama fiyatlarına fahiş artış uygulayanları, deprem bölgesindeki taksilerinde taksimetre açmayıp benzin bulamıyoruz bahanesiyle beş kat fiyat isteyenleri, yine bu bölgelerde ekmeği çok yüksek fiyatlara satanları, itiraz edildiğinde ister ister alma diyen vicdansızları, depremin daha ikinci gününde kira sözleşmesi için kiracıyı defalarca arayanları, kirişleri zaafa uğratacak şekilde zedeleyen binasını bu foyası açığa çıkınca  binamın değeri düşer diye örtbas edenleri, yardım tırlarınını kendi deposuna boşaltanları, Sahte hesapla yardım toplayanları, ve saymakla bitmeyecek vb kahpe ve kalleş davranışları.

“Ben yardım etmek zorunda değilim diyebilir bazıları.” Etme kardeşim. Sanada senin gibilerin yardımınada ihtiyacı yok kimsenin.Fakat kimsede fırsattan istifade edemez.Fahiş fiyat uygulayamaz. Ekmeği , suyu tuturabildiğine satamaz.

Duygularını ruhunu paraya satmış olan insan kılığındaki şerefsizler deprem bölgesine yardım yağarken bile en temel gıda maddelerini paraya çevirmeye kalkamaz.

Unutmaz bu millet. Vefalıdır.Zor gününde yanında olanları da, fırsatçıları da.Bunu yapanların müstesna insanların yanında ne kıymeti var denilebilir.

Doğru tabiki bu. Kıyas bile kabul etmez.Fakat sinek pis değil ama mide bulandırır örneği.

Hayırsever milletimizin ruhunda yara açıyor. Duygularını köreltiyor, İnsanımızın bir kısmında yardım duygusunu erozyona uğratıyor  bu tip yanlış olaylar. Asla izin verilmemelidir bu tip insanlara ve yaptıklarına. İbret olması için en ağır cezaya çarptırılmalıdır. Kimsenin yanına kar kalmamalıdır. Yol olmamalı bu haksız kazanç fırsatçı üçkağıtçılara.

Herşeye rağmen Turnusol sonucu doğruyu söylüyor.İnsanlar tornadan çıkmış topaç gibi aynı olsalar iyi ve kötü arasında fark kalırmı?

Dünya zıtlıklar üzerine kurulmuştur: İyi kötü. Gece gündüz. Fedakar fırsatçı.

Yiğit korkak. Delikanlı kahpe.

Cehennemde ateş yokmuş der bir bilge insan. Herkes ateşini kendi götürürmüş.

Kötüler olmasa o destansı iyilik kahramanlarını nasıl tanıyacaktık. Deprem bölgesine gönderecek bir şeyi olmadığı için acılara duyarsız kalmayan bir teyzemizin tek yapabildiği şey olan bir tepsi kurabiyeyi gönderip içerisine yazdığı notlada hepimizi ağlattığı o vicdanı nasıl tanıyacaktık.

“Tüm acılarınızı paylaşıyoruz. Tarifi imkansız duygularımızla yanınızdayız. Rahmetler diliyoruz, acil şifalar niyaz ediyoruz.Sizlere elimden gelen sadece bu kurabiyeyi gönderebildiğim için mahcubum.”

Yükseğe,

Daha yükseğe,

En yükseğe dikilsin bu bayrak,

Bu bayrak

Yükselen mücadelemizin.

Düşenler varmış,

Düşsün.

Aralık kalmaz bu saflar.

Ölmek bir gün

Doğmak hergün

Bu yolda

Bu uğurda.

İyi , Doğru , Güzel yolunda mücadeleye devam…

Yorum Yaz